Değerli okuyucular!
Lütfen telaşlanmayınız! Biraz sabırlı olursanız her iki kelimenin de anlamını vereceğim. İlk önce GENÇLİĞİN kendi içinde sır gibi taşıdığı bir duyguyu daha doğrusubir İSYAN özlemini sizlerle paylaşacağım. Bu o kadar önemli mi diye sorabilirsiniz. Bu isyan duygusunun halen insanlığın kaderini belirleyen ve belirlemeye devam eden temel faktörlerden birisi olduğunu söylersem şaşırmayınız. Atom bombaları, roketler, tanklar ve daha nice savaş araç-gereçleri bu gizli İSYAN duygusunun yanında önemsiz ve zararsız kalır.
Çoğumuz bu isyan duygusunu sadece ilk gençliğimizin bir hatırası olarak düşünürüz. Hâlbuki evlenip aile hayatına kavuştuktan sonra da bu İSYAN içimizde bastırılmış olarak kalır. Kısacası, hepimiz bu “homeless” ve “hippie” düşüncesini ve yaşam felsefesini farklı boyut ve tarzda içimizde taşıyoruz. O zaman içimizde taşıdığımız “atom bombasını” birlikte tanımaya ne dersiniz?
1967 yılında Amerika bir yandan Vietnam savaşı bir yandan yüzyılların mirası olarak kalan Siyah-Beyaz ayrımcılığıyla boğuşuyordu. Hem savaşa hem ayrımcılığa karşı bir felsefe veya bir yaşam biçimi ortaya çıktı. Hippi adı verilen bu hareket kısa sürede ciddi bir boyut kazanır. Önce Golden Gate parkında 30 bin kişinin katıldığı bir toplantı yapılır. Çok geçmeden yüzbinlerce genç San Francisco şehrine akın eder. Siyah ve Beyaz öğrenciler ilk kez bu toplantılarda birlikte ve yan yana olurlar, birlikte çayırlara uzanıp bir yandan LSD (asit/yarısentetikpsikoaktif bir halüsinojen) kullanırken bir yanda da “özgür aşk ve sevişme”yi kendilerinin doğal hakkı olarak varsayarlar. Amaç neydi? Amaç yerleşik toplumsal değer yargılarına meydan okumak, otoriteyi (devlet/aile) karşılarına almaktı. “Ben özgür bir bireyim. İstediğim şekilde yaşarım. Senin savaşlarına katılmak ve değer yargılarının esiri olmak zorunda değilim!”
1991 yılında Amerika’ya gittim. Kaliforniya eyaletinin gözde şehri San Francisco şehrine yakın Berkeley (okunuşu Börkli) üniversitesinde öğrenci oldum. Bir gün Amerikalı bir arkadaşla üniversite kampüsünde yürürken arkadaşım eliyle uzaktaki bir parkı gösterdi:
“Bu parkın adı People’s Park (Halk Parkı) dır. Daha önce üniversiteye bağlı çayırlık olan bu alanı Hippi hareketi 1969 Nisan ayında zorla sahiplendi, etrafını çitle örüp bir parka çevirdiler. Hippi hareketinin buluşma yeri oldu. O yıllar Ronald Reagan Kaliforniya Valisiydi. Kısa sürede Avrupa’dan gençler de harekete katıldı. LSD kullanımı ve özgür sevişme felsefesi birdenbire toplumsal bir isyan niteliğine büründü. Öyle ki Ronald Reagan Ulusal Güvenlik güçlerini harekete geçirerek Berkeley (Börkli) şehrini üç gün boyunca işgal etti. Gençler sessiz kalmadı, ciddi bir direniş örgütlediler. İlk kez şiddet kullanıldı. Gençlik itaatsizlikte ısrar etti. Sosyalist düşünürlerin kitapları elden ele dolaşmaya başladı.
Avrupalı gençlik gördüklerinden çok etkilendi. Ülkelerine döner dönmez özellikle Fransa’da öğrenci eylemleri Paris’i kasıp kavurdu. Tek farkla ki Amerika’daki gençlik “bireysel özgürlük” sloganını esas alırken Avrupa’daki Fransız ve diğer ulusal “Komünist ve Anarşist” sloganları ön plana çıkardılar.”
Değerli okuyucular! Çok geçmeden özellikle Fransa’da güç kazanan ve devlete meydan okuyan gençlik hareketi Türkiye’ye sıçradı. Masum ve sessiz şekilde derneklerde kümelenmiş olan sol gençlik birden sokaklara döküldü. Tayland Özgür’ün öldürülmesi bir dönüm noktası oldu. Yıllardır zihnimizin bir köşesinde yer eden Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Sinan Cemgil, İbrahim Kaypakkaya gibi isimlerbu eylemlerde en önde yürüdüler. Üniversiteleri işgal edip sivil itaatsizlik hareketini başlattılar. Yazılarında ve konuşmalarında “sosyalizm” kelimesi vardı ama ruhlarında otoriteye (devlet/üniversite/aile) karşı bir isyan taşıyorlardı. Filistin kamplarında askeri eğitim aldılar. Yürüyüşlerde, “HoHoŞiMinh” diye slogan atarak Vietnam savaşına destek çıktılar. Amerika’daki Hippi hareketinin özellikle “özgür seks” konusundaki düşüncesi Türkiye’deki sol gençlik arasında üstü kapalı bir biçimde kendisine bir yer buldu. Her ne kadar yayımlanan dergilerde ve konuşmalarda, “Sosyalist Türkiye” diye slogan atıldı ama asıl hedef sosyalist bir Türkiye kurmak değildi. Asıl hedef yıllardır aile, aşiret, devlet, üniversite baskısı altında boğulup kalmış gençliğin kendisini tanıması ve kendisini ifade etme özgürlüğüne kavuşmasıydı. Deniz Gezmiş, bugün “Gençliğin Özgürlüğünün” bir sembolüdür. Aynı ruhu başka bir şekilde yani dünya çapında ateşleyen Arjantinli Che Guevara da aslında Hippi hareketinden etkilenmiş, ona yeni bir biçim vermiştir. Öyle olmasa her gencin odasında bir Che Guevara portresi asılı olmazdı.
HOMELESS (homlıs) FELSEFESİ
Homeless kelimesinin birebir anlamı “evsiz barksız” anlamına gelir. Son 4-5 yıldır ilginç bir şekilde Kaliforniya’da özellikle San Francisco ve Los Angeles şehirlerinde eline küçük bir kamp çadırı geçirenler cadde boylarında çadırlarını açmakta, sokakları işgal etmektedirler. Medyada kendilerinden “homeless” diye bahsedilen bu hareket gittikçe güç kazanmakta, tıpkı Hippi hareketinde olduğu gibi insanları cezbetmektedir. Amerikan toplumunun iç dinamiklerini bilmeyen bir yabancı bu manzarayı görünce, “Zavallı Amerikalılar! Biz onları zengin zannediyorduk ama baksana sokaklarda küçük çadırlarda sefil bir hayat yaşıyorlar.”
Yabancıların değerlendirmesini isterseniz bir yana bırakıp bu hareketin iç dinamiklerine bir göz atalım:
Sosyalizmin yıkılmasıyla Hippi hareketi biçim değiştirdi. Ellerde artık Che Guevara veya sosyalist düşünürlerin kitapları yoktur. Bir anlamda Hippi hareketi bir mum gibi eriyip kayboldu. Bugün Hippi hareketi yerine Anarşizmin bir biçimi olan “Homeless” hareketi çıkmakta ve hızla güç kazanmaktadır. Homeless felsefesinde devlet yoktur, vergi yoktur, askerlik yoktur, polis yoktur, kanun yoktur, etnik ve dini kimlik yoktur ve sonunda toplum yoktur. İnsanın sadece kendisi vardır. Aile baskısından, toplumsal beklentilerden yorulan ve bıkan gençlik kaçış yeri aramaktadır. Kimi ailesiyle sürekli çatışmakta kimisi eline silahı alıp dağa çıkmakta kimisi uzak ülkelere gidip gözden kaybolmayı özlemektedir. Bunları başaramayanların zihninde sürekli bir intihar düşüncesi gizli bir şekilde varlığını devam ettirmektedir. Eğitim, üniversite, kariyer, aile artık onların önceliği değildir. İşsiz kalmayı artık umursamıyorlar. Yarını değil bugünü ve yaşadıkları anı düşünmektedirler. Uyuşturucu kullanımı yaygınlık kazanmaktadır. Öyle görünüyor ki çok yakında Homeless akımı tıpkı Hippi hareketinde olduğu gibi Avrupa ve Türkiye’ye sıçrayacaktır. Pek yakında beni ve Akay Hoca’yı Iğdır Cumhuriyet Caddesinin bir köşesinde küçük kamp çadırı içinde görürseniz hiç şaşırmayınız!