TOPLAM GÖRÜNTÜLENME: 423
Iğdırlı olmayıp Iğdır’da iz bırakanlardan birisi de Cezmi Öztekin’dir. Aslen Bitlisli olan Cezmi Öztekin 50’li yılların başında Iğdır Zirai Donatımda görev alır. Mecit Hun da Zirai Donatımda çalıştığı için aralarında bir dostluk gelişir. Her ikisi birlikte Zirai Donatım kurumundan ayrılır, 16 Mayıs 1953 tarihinde, Iğdır’ın dördüncü gazetesi ŞARKIN DİLİ’ni çıkarırlar. Sonraki yıllar Cezmi Öztekin, 21Ocak 1955 tarihinde Pamuk Satış Kooperatifler Birlik (PSKB) Genel Müdürü olarak atanır, bu görevini de iki yıl süreyle devam ettirir. 1950’li yıllarda PSKB, Iğdır’ın en önemli kooperatifi veya bir anlamda sivil toplum örgütüdür.
Cezmi Öztekin hakkında bilgi toplamak için kendisiyle röportaj yaptığım Merhum Hacı Necati Öztekin, ailesi hakkında bizlere aydınlatıcı bilgiler sunmaya çalıştı.
HACI NECATİ ÖZTEKİN ANLATIYOR
Babam Şaban Vehbi Efendi 23 Nisan 1920 günü açılan Millet Meclisi’nde Bitlis Birinci Dönem Milletvekili olarak görev almıştı. Ailemin Ankara ve Bitlis arasında mekik dokuduğu bu yıllarda 1925 yılında Ankara’da dünyaya gelmişim. Nüfus kaydım birkaç yıl gecikmeli yapıldığından doğum tarihim1927 olarak kayıtlıdır. İlkokula zamanında başlamam için yaş tahsisi yapılarak nüfus cüzdanımdaki bilgiler aslına uygun olarak 1925 şeklinde değiştirildi.
İlk ve ortaokulu Bitlis’te tamamladım. Lise eğitimi için 1943 yılında Ankara’ya gittim. Ancak liseyi bitirmeden Bitlis’e geri dönüp baba mesleği olan muhabere memurluğuna başvurdum. 1947-50 yılları arasında 36 ay süren askerlik hizmetimden sonra tekrar Bitlis’e dönüp bu kez Vilayet nezdinde Talâk Katipliğinde 1952 yılına kadar görev üstlendim. Postanenin eski memurlarını yeniden işe alması nedeniyle telgraf uzmanı olarak tekrar işe alındım ve 1954 yılına kadar bu görevimi kesintisiz ifa ettim. 1954 yılında memuriyet hayatıma son vererek ticarete atıldım. Nakliyecilik işine girip Ağrı Tümeninin odun ihtiyacını Norşin (Gürormak) ilçesindeki ormanlardan tedarik etme işini üzerime aldım.
1957 yılında ilk kez Iğdır’la tanışma şansım oldu. 4-5 yıl Iğdır’da kaldıktan sonra Bitlis’e geri döndüm. 1965 yılında Medet Serhat’ın da destek olduğu bir evlilikle Bitlis Şeyhlerinden birisinin kızıyla evlendim. Bu evlilikten olan bir oğlum ve bir kızım var.
BABAM ŞABAN VEHBİ EFENDİ
Ailem köken itibarıyla Bitlislidir. Dedem, Bitlis belediye başkanlığı yaptığından ailemin şehir merkezinde uzun yıllar süren siyasi ağırlığı olmuştur.
1888 doğumlu babam Şaban Vehbi Efendi, Rüştiye (Ortaokul) mektebinden sonra postanede telgraf uzmanı (muhabere memuru) olarak görev yaptı. Devletin tüm haberleşmeleri bu yolla yapıldığından bu görevi üstlenecek kimsenin kişiliği ve yeteneğini özel bir önem taşırmış.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında Rus ordusunun Doğu vilayetlerini tedricen işgali nedeniyle ailem Bitlis’i terk edip Mardin’e sığınmıştı. Babam Mardin Posta Müdürü olarak görevini devam ettirdi.
23 Nisan 1920’de babam Millet Meclis’in açılışına Bitlis’i temsilen davet edilmişti. Babamın yanı sıra Arif, Sadullah ve Ziya Beyler Bitlis Milletvekili olarak görev yapmışlar. Babamın milletvekilliği 29 Ekim 1923’e kadar sürdü. Babama bu görevi nedeniyle İstiklal Madalyası ve dipçiğinde, “Hatırayı zafer Bitlis Mebusu Şaban Vehbi Efendi hazretlerine takdim” yazısı olan bir tüfek hediye edilmişti.
Babam iki evlilik yaptı. Birinci evliliğinden dört erkek kardeş Azmi, Cezmi, Ziya ve ben dünyaya gelmişiz.
KARDEŞİM CEZMİ ÖZTEKİN
Cezmi 1334 (1918) yılı Mardin doğumludur. Diyarbakır Lisesini bitirdikten sonra Ankara Hukuk Fakültesine kaydını yaptırdı. Bir yıl devam ettikten sonra evlilik nedeniyle Fakülteyi terk edip Ticaret Bakanlığında memur olarak çalışmaya başladı.
Cezmi çok iyi futbol oynardı. Gençlerbirliği’nin asıl kadrosunda santrfor mevkiinde birkaç yıl top koşturdu. Cezmi, bilemediğim bir nedenle Iğdır bölgesine ilgi duyuyordu. Ticaret Bakanlığındaki görevini devam ettirmek koşuluyla Iğdır’a gidip yerleşti.
Mecit Hun’la birlikte Şarkın Dili adlı gazeteyi önce Iğdır’da (16 Mayıs 1953) sonra da Ağrı’da (1953 yılı sonuna kadar) çıkardı.
Cezmi’nin Mecit Hun’la tanışıklığının ilk ne zaman başladığı konusunda çeşitli ihtimallerden söz edebilirim. O yıllar Bitlis kökenli tüccarlar Iğdır’da yoğun olarak yerleşiktiler. Bunlardan birisinin ortak dostluğu nedeniyle birbirlerini tanımış olabilirler. Diğer yandan Mecit Hun’un kaynatası Mehmet Efendi aslen Bitlisliydi. Bu da bir neden olabilirdi. Ama bana kalırsa asıl neden Cezmi yedek subaylık görevini Tuzluca’da icra ettiği için o yıllardan kalma bir aşinalık bu dostluğun başlamasına neden olmuştu. Her ikisinin Lise mezunu ve Hukuk Fakültesinden terk olduğunu düşünürsek aslında aralarında entelektüel bir bağın olduğunu da söyleyebiliriz.
Cezmi, Milletvekili Sırrı Atalay’ın Ticaret Bakanlığı nezdinde girişimiyle, Iğdır Pamuk Tarım Satış Kooperatif Birlik Genel Müdürü olarak atandı. (Ocak 1955) Bu görevde 3-4 yıl hizmet verdi. Ancak karşı siyasi girişimler nedeniyle tayini Giresun Fındık Satış Kooperatifine murakıp (denetçi) olarak yapıldı. (Bunun üzerine Iğdır Ziraat Bankası müdürü Genel Müdürlük görevini vekaleten üstlendi.)
Cezmi daha sonra birkaç yıl Çukobirlik bünyesinde çeşitli görevler aldı. Nihayet Nevşehir Üzüm-Şarap Tarım Satış Kooperatifi genel müdürü olarak emekliye ayrıldı. 1996 yılında İstanbul’da yakalandığı akciğer kanserinden vefat etti.
Iğdır PTSK, Iğdır Merkez ve buna bağlı alt birimler olarak örgütlenmişti. Üyeler kendi aralarında seçimle birisini müdür olarak seçiyorlardı.
Benim olduğum yıllar (1957-60) Eşref Kaya merkez müdürü olarak görev yapıyordu. Ancak genel müdürü Ticaret Bakanlığı atıyordu.
Cezmi bir ara milletvekilliğine isteklendi. Ancak Kamran İnan ve Muhiyettin Mutlu gibi şeyh kökenli aileler siyasi güçleri kontrol edip ellerine geçirdiklerinden Cezmi’nin şansı olmadı. (Norşin ilçesinde ikamet eden “Mutlu” ailesi aynı zamanda önemli bir medreseye liderlik yapıyordu. Köylerdeki din hocalarının çoğu bu medresede eğitim görüp icazet almıştı.)
IĞDIR’LA TANIŞMAM
Iğdır’a ilk defa Cezmi’yi ziyaret düşüncesiyle 1957 yılında Doğubayazıt üzerinden yolculuk yaptım. O zamanlar bu yol Çillê denilen dağ geçidini aşmak zorundaydı. İnişi ve çıkışı zorlu bu dar ve kasvetli yol Hüsrev Konyar’ın köyüne yakın bir yerden uzanarak yükseliyordu. Sıkıntılı ve korku dolu bir yolculuktan sonra dağın tepesine ulaştığınız zaman Sürmeli ovası ayaklarınızın altında uzanır gibi hissederdiniz. Erivan uzaklarda sisler içinde hayal meyal görünürdü. Iğdır ovası da yemyeşil güzelliğiyle insanın gönlünü ve ruhunu dindirir gibiydi.
Iğdır yıllarımda en yakın dostum Mehmet Hun idi. Mehmet o zamanlar PTSK’de tartı işlerine bakıyordu. Her gün beraber olur, birlikte Süphan Güneş’in lokantasına gider, geç saatlere kadar sohbet ederdik. Neşeli ve esprili bir karakteri vardı. Mehmet Hun yıllar sonra Tarım Kredi Kooperatifinde memur olarak Bitlis’in Norşin (Güroymak) ilçesinde görev yaptı. Çiftçilere kredi verilmesi işinden sorumluydu.
BİTLİS’İN ETNİK VE SOSYAL YAPISI
Bitlis şehir merkezindeki nüfusun kendine özgü bir kimliği vardır. Yüzyıl öncesine kadar Kürt-Ermeni-Türk karışımı olan bu nüfus ticari nedenlerle kaynaşarak ve Türkçeyi ortak dil olarak kullanarak yeni bir üst kimliğin ortaya çıkmasına neden olmuştu.
Bitlis, Doğu Anadolu bölgesinde ticari kültürünün en yetkin olduğu şehirdir. Yıllardan beri devam ede gelen lokal gelenek olarak Bitlisin tacirleri, gittikleri yerlerde ticaretin temel taşları olan dürüstlük, çalışkanlık ve borca sadakat konularında hasımlarını hep geride bırakmışlar; komşu illeri sıçrama tahtası yaparak, birbirleriyle dayanışma içinde ta İstanbul’a kadar uzanan ticari ağ teşkil etmişlerdir. İstanbul tüccarları mal teslimi yaparken önceliği her zaman Bitlisli tüccarlara vermişler, bu nedenle de rakipsiz olduklarından kısa sürede zenginleşmişler.
DİL GAZETESİ SAHİBİ: MECİT HUN
Tarih: 20 Ocak 1953 Sayı: 96
İLAN
Bitlis nüfus idaresinden almış bulunduğum ve içinde askeri muamelem işlenmiş bulunan nüfus hüviyet cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığı ilan olunur. Cezmi Öztekin
ŞARKIN DİLİ GAZETESİ
Şarkın Dili gazetesi Iğdır’ın beşinci, Mecit Hun’un üçüncü gazetesidir. Iğdır’da pedal tekniğiyle çıkan ilk gazete onurunu taşır. Gazete, Iğdır’da 98 sayı çıktıktan sonra Ağrı merkeze nakleder. 6 Eylül 1953 tarihli Şarkın Dili, bu nakil işinin nedenlerini şöyle açıklar:
“Gazetemizin birinci derecede gayesi Şark’a hizmettir. (…) Iğdır, coğrafi mevkii itibarıyla gazetemizin asıl gayesi olan Şark’a lâyıkıyla hizmet imkânlarının büyük bir kısmını ortadan kaldırıyordu. Bilhassa kış aylarında kendisini bariz bir şekilde hissettiren seyahat güçlüğü, Şark Vilâyet ve kazalarının dertlerini, ihtiyaçlarını, zamanında tespit ve faydalı olabilmek için de derhal ele almayı imkansız kılıyordu. Diğer taraftan gazetemizin kuruluşu sırasındaki karar, esasen Karaköse’de intişar etmek olduğu halde, makine ve malzemenin gelişini takip eden günlerde zuhur eden bazı hâdiseler dolayısıyla Iğdır da faaliyete geçmek mecburiyetinde kalınmıştı. Mecburiyet halinin nihayete erdiği ilk gün, gayeye hizmet etmekten kısmen de olsa uzak bulunduğumuz günlerdeki ziyanı da telâfiye bütün gücümüzle çalışmak, güzel Karaköse ve çok muhterem okuyucularımızın esirgemedikleri teveccühe lâyık olmak için kendimizi memleket hizmetine vakfetmek üzere derhal Iğdır’dan ayrıldık.”
DİL gazetesinde yazan Hamza Mızrak ve Eczacı Cengiz Sümer, ŞARKIN DİLİ yazı ailesinde kalmaya devam ederler. ŞARKIN DİLİ gazetesine asıl ağırlığını veren kalem hiç şüphesiz Cezmi Öztekin’dir. Sonraki yıllar Iğdır PTSK Birlik Genel Müdürü olacak Cezmi Öztekin, ciddiyeti ve analiz yeteneğiyle dikkat çekicidir. Ayrıca, Süleyman ve Naci Kutlay kardeşler de güçlü ve akıcı kalemleriyle bölgenin sorunlarını sütunlara taşırlar. Gazete birkaç el değiştirdikten sonra 1 Ocak 1954 tarihinde yayın hayatını sonra erdirir.
ŞARKIN DİLİ GAZETESİ SAHİBİ: MECİT HUN
2 Haziran 1953 Yıl: 1 Sayı: 18
YAZAN: CEZMİ ÖZTEKİN
POLİS SOPA ATMAKTA BERDEVAM
Dünyanın bütün medeni memleketlerinde polis, suç işleyen vatandaşlar hakkında tatbik edilecek kanunların tatbikatında yardımcı olarak yer almıştır. Polis, vatandaşa hürmet telkin etmiştir. Vatandaş, polisin müdahale etmesini icap ettiren fiil işleyebilir. Bu taktirde medeni memleketlerin hemen hepsinde polisin, suçluya karakola gitmesi icap ettiğini söylemesi kâfidir. Ekseriyet polis refakat etmeye dahi lüzum görmez. Bu hal, tabiî hafif suçlarda vâki olur. Adam öldüren katil ruhlu bir insanın, hırsızlığı meslek edinmiş bir serserinin böyle hareket ettiği dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir ve görülemez de. Birkaç istisna yapılırsa, polisle vatandaş münasebetlerinin bütün memleketlerde gayet normal, anlayışlı ve karşılıklı emniyete dayanan bir tempo ile yürümesine karşılık bizde, bâzı bölgelerde hâlâ lâyıkıyla düzelmemiş olduğunu üzülerek görüyoruz. Iğdır da bunlardan birisidir. Iğdır’da polis, nedense vazifesini sopa ile yapabileceğine inanmış gibi
ŞARKIN DİLİ GAZETESİ SAHİBİ: MECİT HUN
8 Haziran 1953 Yıl: 1 Sayı: 24
YAZAN: CEZMİ ÖZTEKİN
RESMÎ İLAN TEVZİİNDE USULSÜZLÜK
Gazetecilik de dahil olduğu halde, Cemiyetle alâkalı ferdî teşebbüsler bulunduğu muhitten yardım görmedikçe muvaffak olamaz. Iğdır gibi gazete okuyan münevveri 100’ü aşmayan bir yerde on binlerce lira risk altında giren bir gazetenin 5 kuruşluk cüzi satışıyla ömrünü idame ettirmesine imkân olmadığı gibi Cemiyete lâyık olduğu şekilde faydalı olması da kabil değildir.
Gazete, faydalı mevzularla okuyucularının huzuruna çıkmak, okuyucu da imkân nispetinde onu desteklemekle mükellef olmadıkça beklenilen faydanın temini mümkün olamaz.
“Şarkın Dili” neşir hayatına girdikten sonra maalesef sebepsiz bir husumetle karşılaşmış ve kanunî haklarından dahim mahrum bırakılmak istenmiştir. İlânlar mevzuunda mevcut kanunî mükellefiyete rağmen mâruz kaldığımız güçlükler meydandadır.
Bugüne kadar adlî ve ticarî tescilleri yapılmayan kooperatif ve şirketlerin bu kanuni mükellefiyetleri yerine getirmeleri aksi halde müddeiumumilikçe adlî takibat yaptırılması ilgili bakanlıkça emredildiği halde gazetemize ilân gelmesini istemeyenlerin sırf bu mülâhaza ile vazifelerini ihmal ettiklerini esefle müşahede etmekteyiz. Memlekette ve mensup olduğu cemiyete hizmet aşkıyla intişar eden bir gazeteyi sabote edebilmek için kanunların dahi ayak altına alınması ne kadar acıdır.
İntişara başladığımız gün gerek bizzat ve gerekse kaymakamlık makamı vasıtasıyla yapılan tebligatta rağmen bir çok resmi müessese ve dairelerin resmî ilânlar için Belediyeye başvurduklarına ve belediyemizin de bu ilânlar münâdi vasıtasıyla yapmakta beis görmediğine(!) muttali oldukça haklı olarak üzülüyor ve husumet karşısında bulunduğumuza kanaat getiriyoruz.
Diğer taraftan, vilâyette de tuhaf bir inhisarcılık zihniyetinin hâkim olmağa başladığını görmekteyiz. Bu arada, vilâyete gelecek ilânları Kars’ta intişar eden gazeteler arasında taksim etmek gayesiyle bir “ilâncılık bürosu” kurulduğunu ve bu şeklin vilâyet makamınca da tasvip edildiğini öğrendik.
Gazetemiz 24 günden beri çıkmaktadır. 2 gün evvel vilâyet makamına başvurmuş ve resmî ilânlar mevzuunda gazetemizin de mevcut gazeteler meyanında nazarı itibara alınmasını rica etmiştik. Aradan bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen vilâyet makamından hiçbir haber ve neticenin çıkmaması calibi dikkattir. Yeri gelmişken hemen belirtelim ki biz, kanunun bize bahşetmiş olduğu haklardan istifade etmek için gereken teşebbüsleri yapmaktan geri kalmayacağız. Gazetemizin gayesi sütunlarındaki yazılar tahlil edildiği taktirde vazıhlı (açık olarak) olarak görülür. Gizli kapaklı hiçbir şeyimiz olmadığı gibi, resmî ilânlardan mahrum edilmeliğimiz için de sebep yoktur.
Bu itibarla, alâkalı salâhiyetli makamların bu mevzu üzerinde hassasiyetlerini talep etmek her halde yerinde olur.
ŞARKIN DİLİ GAZETESİ SAHİBİ: MECİT HUN
16 Haziran 1953 Yıl: 1 Sayı: 31
YAZAN: CEZMİ ÖZTEKİN
IĞDIR HEYETİ?
Ankara’ya heyetler gitti, haberler çıktı…Cincavat’ta hidroelektrik santralının projesini yapacak mühendis hareket ettirildi, iplik fabrikası inşaatının 1953 yılı içerisinde başlanması temin edildi, Iğdır Ovasının sulama işi kati olarak bitinceye kadar iki motopomp alındı, jip alındı, bir elektrik motoru daha mubayaa edildi…
Güzel neticeler! Iğdır mezkur heyeti göndermekle çok yerinde bir iş yapmıştır. Yazışmalarla aylar zarfında temin edilebilmesi imkansız olan şeyler üç gün beş gün içerisinde sağlandı!
ŞARKIN DİLİ GAZETESİ SAHİBİ: MECİT HUN
21 Haziran 1953 Yıl: 1 Sayı: 36
YAZAN: CEZMİ ÖZTEKİN
RUS ANLAŞMASI VE ŞARK TİCARETİ
Aramızda mevcut muhasamata son vermek, normal münasebetler kurmak, dostluk ve ticaret anlaşması yapmak için komşumuz Rusya’nın bir nota vermiş olduğunu, bu notayı hükümetimizin cevap hazırlamak üzere bulunduğunu gazetelerde okuyoruz.
Ben ne Ruslar tarafından tevdi edilen notaya verilecek cevabın şekli üzerinde, ne de bu cevabın hazırlayacağı siyasi neticeler hakkında fikir yürütecek değilim. Bu hususta kalem oynatmak salâhiyetine haiz bulunan şöhretler kendilerine düşen vazifeyi yapacaklardır tabii.
Benim kafamı kurcalayan husus ticarî bakımdır. Ruslarla ticari faaliyetimize sahne olan bölge öteden beri Iğdır ve Kars’tır. Kars, iki hükümet arasında yapılan anlaşma ile Rusya’dan alınacak malların Türkiye’ye ithalinde; Iğdır ise, sahip olduğu iklimi, arazisi, hudut üzerindeki teşkilâtı itibarıyla Rusya ile aramızda demir yoluna ihtiyaç gösteren büyük ithalât dışındaki ticarî muamelelerde, daima merkezi sıkleti teşkil ediyorlardı.
Muş, Bitlis, Siirt, Van, Karaköse, Elazığ, Erzurum gibi Şark vilâyetleri Iğdır’ın hinterlântı (arka planı) idi. Ticaret ve Sanayi odası o zaman, bu günkünden 6-7 misli fazla kadroya ve Malkara’da on binler değerinde tapulu gayri menkule sahipti. Odaya ait bu binalar, aradan geçmiş bulunan yılların tesiri ile bu gün harabe olmaya yüz tutmuş vaziyettedirler. Iğdır o zaman, her gün yüzlerce tüccarın yekûnu yüz binleri aşan alış veriş yaptıkları faal bir merkez halinde idi.
Bu gün Ruslar tarafından arzu ve izhar edilen dostluk anlaşmasının müspet neticeye bağlanmasını, şarkın ticarî durumunda ümit ettiğimiz gelişme bakımından istiyoruz.
ŞARKIN DİLİ GAZETESİ SAHİBİ: MECİT HUN/CEZMİ ÖZTEKİN
12 Aralık 1953 Yıl 1 Sayı: 176
8 Haziran 1953 Yıl: 1 Sayı: 24
YAZAN: CEZMİ ÖZTEKİN
Şeref Saraçoğlu Bey! Üç beş günden beri Gazetenizle (Yayla Gazetesi) gazetemiz arasında çirkin bir münakaşa açılmış bulunmaktadır. “İktidar Partisi Dikkat!” başlıklı makalelerimi kaleme alırken ne şahsınızı ne de hiçbir kimseyi hedef tutmadığımı bilmeniz, takdir etmeniz gerekir.
Ben, zaman zaman icraatını takdirle belirttiğim iktidar partisinin kendi görüşüme göre aksak taraflarını da ortaya koymayı doğru buldum. Bu yazılarımı neşre başladığım sıralarda Bedri Münir Şefkatli’nin gazetemizle hiçbir alâkasının bulunmadığı da malûmunuzdur.
Şarkın Dili Gazetesini, sahiplerinden birisi ve Mes’ul Müdürü sıfatıyla idare etmeye başladığım günden beri (22 Eylül 1953) gazetenin muhteviyatı üzerinde hiç kimse en ufak bir tesir icra etmediği gibi Mecit Hun’un ayrılması da vaziyette hiçbir değişiklik yapmamıştır. Gazetemizde Mes’ul Müdür olarak ismimi gördüğünüz müddetçe ne Bedri Münir Şefkatli ne de bir başkası yazıların bir tek cümlesine, hatta bir tek kelimesine dahi müdahale etmeye yetkili değildirler. Bu hususu, bir gazeteci olarak sizin de takdir edeceğinizi zannediyorum.
Bedri Münir Şefkatli’nin hakkınızda bildikleri ile sizin Bedri Münir Şefkatli hakkında bildikleriniz varsa ve bunları cesaretle ortaya koymak meselesi de mevzuu bahisse bu doğrudan doğruya sizleri alakadar eden bir mevzudur.
Yalnız şu noktayı tekrar etmek istiyorum: Patronum yoktur çünkü bir sahibi de benim. Emir alarak yazı yazmıyorum çünkü, mes’ul müdür benim ve gazete muhteviyatından ötürü Bedri Münir Şefkatli değil Cezmi Öztekin sorumludur. Hürmetlerimle.
ŞARKIN DİLİ GAZETESİ SAHİBİ: CEZMİ ÖZTEKİN /MECİT HUN
25 Aralık 1953 Yıl: 1 Sayı: 180
YAZAN: CEZMİ ÖZTEKİN
TEMSİL ŞEREFİ
(…) Bir gün bir Cevdet Kerim İncedayı çıkıyor, TBMM kürsüsünden, “Bu memleketi Hasso ve Memo’ların eline bırakamayız” diyor… Diğer bir gün bir Kâmil Boran kalkıyor yine TBMM kürsüsünden, en az kırkı bin Türk’ü temsil eden bir vekile (Celâl Yardımcı) “Yezidi” diye hitap etmekte hiçbir beis görmüyor ve bütün bu nâhoş konuşmaları en kısa zamanda bütün dünya milletleri gayet tabii olarak öğreniyor. (…)
ŞARKIN DİLİ GAZETESİ SAHİBİ: CEZMİ ÖZTEKİN /MECİT HUN
21 Ocak 1955
YAZAN: MECİT HUN
BİRLİĞE MÜSTAKİL MÜDÜR TAYİN EDİLDİ
1952 yılında Birlik haline getirilen Pamuk Tarım Satış Kooperatiflerinin Ziraat Bankası müdürleri tarafından vekâleten idare edildiği malumunuzdur.
Birliğe kredi veren müessese olarak murakabesi prensip bakımından kararlaştırılan Ziraat Bankasının 3 seneyi dolduran idaresinden sonra dün aldığımız bir telgraftan Birliğe müstakil bir umum müdür tayin edildiği öğrenilmiştir.
Umum Müdürlüğe getirildiği bildirilen Cezmi Öztekin’in tayin emri banka ile Birliğe tebliğ edilmiş ve kendisi yeni vazifesine başlamak üzere Ankara’dan hareket etmiştir.
Mesaisinin pamuk müstahsili ve Birlik ortakları için hayırlı olmasını temenni eder başarılar dileriz.
EKİNCİ GAZETESİ
YAZAN: EKİNCİ YAZI AİLESİ 26 Şubat 1957
IĞDIR KOOPERATİFLERİ UMUM MÜDÜRÜ ŞEHRİMİZDE MAZOT ARIYOR
Iğdır Pamuk Kooperatifleri Umum Müdürü Cezmi Öztekin, fabrika faaliyetinin mümkün mertebe devamını temin edecek bir miktar mazot bulabilmek ümidiyle şehrimize gelmiş, bu maksatla da alakalılarla görüşmeye başlamıştır.
Mazot şu sırada Iğdır müstahsili için hayati bir ehemmiyet taşımaktadır. 3 milyon kilo pamuğun zamanında işlenmesi, kışın çok şiddetli geçtiği bu mevsimde hayvan sahipleri için mühim bir mevzuu haline gelen yemlik pamuk çiğidi temini, yeni ekim mevsimine kadar tohumluk çiğidin elde edilebilmesi gibi meseleler pamuk fabrikasının devamlı suretle işlemesine bu da mazota bağlı olduğu cihetle, Iğdırlıların sıkıntısı kesafet peyda etmiş bulunmaktadır. (…)
EKİNCİ GAZETESİ
YAZAN: CENGİZ EKİNCİ 2 Ocak 1958
GÖRÜLEN LÜZUM VE CEZMİ ÖZTEKİN
Haber aldığımıza göre Arpaçay kaymakamı Fikret Koçak görülen lüzum üzerine Hukuk İşleri müdürlüğüne alınmış, Iğdır Pamuk Kooperatifleri Umum Müdürü Cezmi Öztekin ile Vekâlet murakıbı Hamit Çiftlik de keza görülen lüzum üzerine işlerinden uzaklaştırılmışlardır.
EKİNCİ GAZETESİ
YAZAN: CENGİZ EKİNCİ 11 Haziran 1958
IĞDIR’I VİLÂYET YAPACAKLAR (!)
Bundan iki ay kadar evvel Iğdır’dan bir heyet halktan para toplayarak Ankara’ya gitti. Heyete dahil olanlar Iğdır’ın sayılı Demokratlarından (DP’li) olup bu kazayı vilâyet haline getirmek maksadıyla ziyaretler yapacak kazanın vilâyet olma arzusunu ilgililere arz edeceklerdi.
İki ay sonra yolumuz Ankara’ya düşünce Iğdır heyetine dahil zevattan bir kısmını Başkentte bekler gördük. Iğdır’ı vilâyet yapmayı bir kenara bırakmış kendi dertlerine dalmışlardı.
Tezel kardeşler Petrol Ofis acenteliğini almak için çalışırken, Feyzullah İnan bu acenteliği elden çıkarmamak için gayret sarf ediyor, öte yandan da bir trikotaj fabrikasına ortak oluyordu.
Hacı Nağdali Parlar DP İlçe başkanlığı peşinde idi. Eşref Kaya, Cezmi Öztekin’den açılan Iğdır Kooperatifler Umum Müdürlüğüne tayin edilmek için çalışıyor; Enver Sever bir traktör tahsisi almaya çabalıyor; Latif Polat Çiftlik inşaatlarındaki alacaklarını koparmak için gayret sarf ediyordu. Osman Ataman da söylediklerine göre mevkuf olan 9 subay arasındaki bacanağını ziyarete gitmişti.
Ve bu Sayın Iğdırlılar Iğdır’ı vilâyet yapmak için Ankara’ya zahmet etmişlerdi…