Değerli Okuyucular:
Yıl 1996 ilkbaharıydı. Arizona eyaletinin başkenti Phoenix (fineks) şehrindeki Arizona Devlet Üniversitesi (Arizona State University) bünyesindeki Thunderbird Küresel Yönetim Fakültesi’nde (Thunderbird Global School of Management) öğretim görevlisi olarak çalışıyordum. İlkbahar döneminde (Şubat) göreve başlamıştım. Evim Dallas/Plano’daydı. Eğer Phoenix şehrinden ve işimden memnun kalırsam evimi, Plano’dan Phoenix’e taşıyacaktım.
Amerika’yı kabaca Kuzey ve Güney olarak ikiye ayırırsak, Kuzey’de iklim soğuk Güney’de sıcaktır. Kuzey’deki zenginler emekli olunca artık sıcak bir eyalete yerleşmeyi, yaşamlarının son yıllarını keyifle geçirmeyi arzularlar. Kuzeyli emeklilerin gönlünde Güney’in iki eyaleti vardır: Florida ve Arizona.
Emekliler, Florida’da birkaç yılda bir ortaya çıkan, son derece yıkıcı kasırgalar ve hayat pahalılığı nedeniyle artık Arizona’yı tercih ediyorlardı. Hayat ucuzdu. Her taraf, emeklilerin gözdesi birinci sınıf golf sahalarıyla doluydu. Böyle olunca Phoenix şehri tam bir emekli şehri olmuştu. Bu durum şehrin ruh haline yansıyor, benim gibi kariyer yapmak isteyenleri olumsuz olarak etkiliyordu. Kararımı vermiştim. Dönem sonunda Plano’ya geri dönecektim.
Arizona eyaletinin beş önemli sembolünden birisi Saguaro (sıguaro) isimli dev bir kaktüstür. Haziran’da Arizona’dan ayrılacağımı öğrenen bir arkadaşım öneride bulundu:
“Gitmeden önce çiçek açan kaktüsleri ama özellikle saguaro kaktüsünü görmelisin! Ayrıca Navajo Rezervasyonu da oldukça ilginç! Unutmadan hatırlatayım: Kaktüsler akşama doğru çiçek açar.”
Bir hafta sonu, öğleden sonra Phoenix’in 180 km güneyindeki Tucson şehrine doğru yola çıktım. 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra Saguaro Ulusal Parkı’na ulaştım. Giriş ücretini ödeyip parkın içinde arabamla zevkle dolaşmaya başladım. İtiraf etmeliyim yaşadıklarım, hayatımın en mutlu anlarından biriydi.
Saguaro Ulusal Parkı
Güneş batmak üzereydi. Her taraf, rengarenk çiçek açmış irili ufaklı binlerce kaktüsle doluydu. En dikkati çekeni de, devasa saguaro kaktüsleriydi. Kocaman kolları gökyüzüne uzanıyorlardı. Bazılarının yüksekliği 15 metreyi aşıyordu.
Saguaro kaktüsleri
Kaktüs çiçekleri
Bu manzara elimde olmadan beni çocukluk yıllarımda okuduğum Tommiks vb çizgi romanlara götürdü.
Geceyi Tucson şehrine yakın bir motelde geçirdim. Ertesi gün, yönümü değiştirdim, kuzeye doğru yol aldım. Hedefim Navajo Kızılderili Rezevasyonu idi.
KIZILDERİLİ REZERVASYONLARI (ÜLKELERİ)
Kızılderililer, çok şansızdırlar. Tarihleri acıyla doludur. Yalnızlığa itilmişlerdir. ABD’de Beyazlar ve Siyahiler, Kızılderililerin hayatıyla ilgili değillerdir. Ne yazık ki ülkemizde de Kızılderililerle ilgili fazla bir şey bilinmez. Bu nedenle çok kısa da olsa Kızılderililerle ilgili genel bir bilgi vermek isterim:
ABD’de Kızılderililerle ilgili tüm işler, İçişleri Bakanlığına bağlı Bureau of Indian Affairs (BIA / Kızılderili İşleri Bürosu) tarafından yürütülmektedir.
BIA’nın resmi rakamlarına göre:
ABD’de Federal Hükûmetçe tanımış 574 Kızılderili Kabilesi vardır. Her Kızılderili Kabilesinin oturduğu bölgeye “reservation” yani “rezervasyon” denir. Doğru bir Türkçeyle, “reservation / rezervasyon” kelimesini “ülke” olarak tercüme etmeliyiz. Bazı kabileler aynı rezervasyonda yaşadıkları için ABD’de Federal Hükûmetçe tanınan 326 rezervasyon yani 326 adet yarı-bağımsız Kızılderili ülkesi vardır. Rezervasyonların her biri, Federal Hükûmetten ve Eyalet Hükûmetinden bağımsız olarak kendi yerel hükûmetine ve yasalara sahiptir.
ABD’de rezervasyonlar, belli bir bölgeye yoğunlaşmış değildir.
Mavi bölgeler Kızılderili rezervasyonlarını göstermektedir
Haritadan görüleceği gibi Arizona eyaleti, yüzölçümü olarak Kızılderili Rezervasyonlarının en yoğun olduğu bölgedir. ABD’nin en büyük Kızılderili rezervasyonu (yani ülkesi) Navajo’dur. Navajo ülkesinin büyük kısmı Arizona eyaleti sınırları içindedir.
Her kabile, Federal Hükûmeti tarafından Nation (neyşın) yani “Ulus” olarak kabul görmektedir. Bu anlamda ABD’de 574 Kızılderili Ulusu vardır. Tahminlere göre, Kızılderililer, sayısı 300-500 arasında değişen farklı diller konuşmaktadırlar. Bugün bu dillerden sadece 175 tanesi günlük olarak konuşulmaktadır. Diğerleri asimilasyon yüzünden ya kaybolmuş ya da kaybolmaya yüz tutmuştur.
ABD’de üç farklı yasa vardır: Federal yasa, Eyalet yasası ve Kızılderili ülkesi yasası. Bu nedenle hukuki anlamda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Federal Yasaya göre her Kızılderili, ABD vatandaşıdır. Savaş zamanında ve sadece “zorunlu askerlik” durumunda askere gitmekle mükelleftirler.
Kızılderili ülkelerinin en büyük gelir kaynağı gazinolar ve kumarhanelerdir. Federal hükûmet ve Eyalet hükûmeti, bu gazinolara müdahale edemez.
Bugün ortalama Amerikalıların (Beyaz veya Siyahi) çoğu hayatlarında bir kez dahi olsun Kızılderili rezervasyonlarını ziyaret etmiş değillerdir.
NAVAJO ÜLKESİ
Navajo ülkesi, aşağı yukarı İsviçre’nin iki katı büyüklüğündedir. Sınırları üç eyalete (Arizona, New Mexico, Utah) yayılmıştır. En büyük kısmı Arizona eyaletindedir. 2020 sayımına göre nüfusu 400 bin civarındadır. Navajo ulusu, diğer Kızılderili kabilelerine göre şanslıdırlar, çünkü yerleşik oldukları tarihi topraklarını aşağı yukarı koruyabilmişlerdir.
Navajo ulusunun kendi alfabesi ve dili var. Navajo Anayasasına göre Navajo dilini akıcı şekilde konuşamayan birisi Navajo Ülkesine Cumhurbaşkanı seçilemez.
Navajo dilinde yayımlanan gazete ve kitaplar da var.
Navajo Dilinde yayımlanmış bir gazete
Navajo Dili, İkinci Dünya Savaşı yıllarında bir anlamda ABD’nin yardımına koştu. Japonya ve Nazi Almanya’sı, düşman haberleşmesinin şifresini kısa sürede çözebilecek üstün bir kabiliyete sahipti. ABD, bir anlamda çaresizdi. İşte böyle bir zamanda Navajo dilinin şifre ve kod olarak kullanılmasına karar verildi. 29 Navajo Kızılderili’si bu işle görevlendirildi. Savaş boyunca hiçbir hata yapılmadı. Düşman, Navajo kodunu bir türlü çözemedi. Bu sayede ABD, özellikle Pasifik Okyanusu savaşlarında üstünlük sağladı.
Navajo Kızılderilileri İkinci Dünya Savaşında (altta) ve Navajo Dilinde şifre gönderenler (üstte)
***
Sabah erken, yola çıktım. 6 saat sonra Navajo Ülkesinin başkenti Window Rock’a vardım. Özel bir rehber, Navajo Ülkesiyle ilgili bilgi verdi. Beni şehir merkezinde dolaştırdı.
Navajo Ülkesinin başkenti Window Rock (Pencereli Kaya) ismini bu kayadan alır
Navajo Ulusu Cumhurbaşkanlık Binası
Navajo Ulusu Parlamento Binası
Geceyi Navajoland isimli otelde geçirdim. Sonradan öğrendim ki yabancılar geceyi rezervasyonlarda geçirmek istemiyorlar çünkü istenmeyen bir olay çıkması durumunda Kızılderili Hükûmeti olaya el koymakta, yabancı ziyaretçi eğer suçlu bulunursa rezervasyondaki cezaevini boylamaktadır.
Navajo Ülkesinin tam ortasında Hopi Ulusunun toprakları yer alıyor. Ertesi gün Hopi Ulusunun (Kabilesinin) yönetim merkezi Kykotsmovi’ye doğru yola çıktım. Hopi Ulusu, en barışçıl Kızılderili kabilesi olarak bilinmektedir. Başkent, küçük bir köy yeriydi. Yoksulluk ve insanlardaki bezginlik duygusu iç karartıcıydı. Fazla kalmadan yoluma devam ettim. Amacım artık Phoenix’e dönmekti.
Hopi ülkesinin başkenti Kykotsmovi
APAÇİ ÜLKESİ VE ULUSAL KAHRAMAN: GERONIMO
Phoenix’e doğru yol alırken üzerinde “Fort Apache Indian Reservation / Fort Apaçi Kızılderili Rezervasyonu” isimli bir tabela gördüm. Çizgi romanlarda en çok da Apaçi Kızılderililerin adı geçer. Bu kadar yol gelmişken Apaçi Ülkesini ziyaret etmemek doğrusu olmazdı.
Apaçi Ülkesinin en büyük şehri Whiteriver’e vardığımda şaşırıp kaldım. Nüfusu 3-4 bin kadardı. Yoksulluk ve dağınıklık iç karartıcıydı.
Whiteriver şehri
Apaçi Cumhurbaşkanı
Apaçi Ülkesi, 15 bin km karelik bir alanı kapsıyor. Bu kadarlık bir alanda 5 farklı kabile ve beş farklı yönetim var. Her bir kabile, “Ulus” olarak kabul görüyor.
Whiteriver’de kısa bir mola verdim. Yabancı olduğum anlayan işletme sahibi Apaçi, masama oturdu. Sorularımı severek cevapladı. Apaçi Ulusunun tarihinden bahsetti. Söz dönüp dolaşıp ulusal kahraman Geronimo’ya (cironimo) geldi. İşletmesinin duvarında kocaman bir Geronimo posteri vardı. Gururla ekledi:
“Geronimo, sadece Apaçi Ulusunun değil tüm Kızılderililerin onurudur.”
Geronimo ile ilgili soru yağmuruna tuttum. Nasihat etti:
“Nasıl olsa, rezervasyonu dolaşıyorsun, 250 km uzaklıkta Skeleton Canyon diye bir yer var. Geronimo ve arkadaşları, uzun yıllar eş zamanlı olarak hem Meksika hem de ABD Hükûmetlerine karşı gerilla savaşı yürüttüler. Birçok kez yakalandı ama kaçmayı başardı. Son olarak 4 Eylül 1886 tarihinde Geronimo ve arkadaşları, Skeleton Canyon denilen yerde ABD askeri güçlerine teslim oldular. Orada şimdi bir anıt var. Onu görmeni isterdim.”
Skeleton Canyon’a doğru yola çıktım. 3-4 saatlik bir yolculuktan sonra Geronimo adına dikilmiş anıta ulaştım.
Geronimo’nun ABD Generaline teslim olduğu yerde dikilen anıt (1934)
GERONIMO (cironimo)
Geronimo (1898)
Geronimo, bugün New Mexico eyaleti sınırları içinde kalan, Turkey Creek (Hindi Deresi) denilen yerde Haziran 1829 yılında dünyaya geldi. Büyük Apaçi ulusunun, Bedonkohe kabilesi üyesiydi. Kabilenin şamanı yani doktoru olarak görev yapıyordu.
Geronimo’nun doğduğu köy
Geronimo 28 yaşındayken, bir gün Meksika askerleri, Apaçi erkeklerinin olmadığı bir günde, Apaçi kampına hücum ederler. Çocuk ve kadınları katliama uğratırlar. Geronimo’nun karısı, annesi ve üç çocuğu da ölenler arasındadır. O gün Geronimo, intikam yemini eder. Bir gerilla grubu oluşturur. Apaçi topraklarına yerleşmeye çalışan Meksikalılara ve Meksikalı askerlere karşı acımasızca savaşır. Öyle olur ki “Geronimo” ismini duyan Meksikalı askerler silahlarını bırakıp kaçmaktadırlar. Geronimo, 30-35 kişilik gerilla grubuyla, yüzlerce Meksika askerine karşı geliyor, onları yenilgiye uğratıyordu. Meksika Hükûmeti, Geronimo’yu yakalamak için olağanüstü çaba sarf ediyor, ödüller dağıtıyor, ama her seferinde Geronimo kaçmayı başarıyordu. Geronimo’nun kahramanlığı Kızılderililer arasında hızla yayılır, “Kurşun işlemez ölümsüz kahraman,” olarak ün salar.
Geronimo ve savaşçıları
Geronimo, diğer Kızılderili kabilelerini de Beyazlara karşı direnişe davet ettiği için ABD de Geronimo’nun peşine düşer. Bir keresinde ABD askerleri, Geronimo ve arkadaşlarını devasa bir mağarada sıkıştırır ve mağarayı çepeçevre sararlar. Günlerce Geronimo’nun dışarı çıkmasını ve teslim olmasını beklerler. Ancak Geronimo’dan bir haber yoktur. Mağaraya girdiklerinde Geronimo ve arkadaşlarının orada olmadığını görünce şaşkına dönerler. Mağarada başka bir çıkış yolu yoktur. Bu da ABD’li askerleri korkutmaya yeter.
Geronimo, bu kez ABD’ye savaş açar. Üç büyük isyan hareketini yönetir. Karşısında ABD ve Meksika Askerlerinin yanı sıra onlarla işbirliği yapan Navajo Kızılderilileri de vardır. Geronimo’nun sonuncu isyanı 1885 yılındadır. Savaş, acımasızca devam eder. Erzak ve mühimmatı tükenir. İşte böyle bir günde Apaçi Dilini konuşan, Apaçi kültürüne saygılı ABD’li Yüzbaşı Lawton, Geronimo’nun yanına gider, O’nu teslim olmaya ikna eder. Geronimo ve arkadaşları, Yüzbaşı Lawton ile birlikte yola koyulurlar, Skeleton Canyon denilen yerde kendisini bekleyen General Miles’a teslim olur.
Geronimo, ABD’li Generale teslim olurken (kırmızı yazılı Geronimo)
Geronimo ölünceye kadar savaş esiri olarak kaldı. 1894 yılında Oklahoma Eyaletine transfer edildi, orada kendisine bir çiftlik tahsis edildi, ancak sürekli gözetim altındaydı. Turistler, çiftliğe geliyor, bu yenilmez kahramanı görmek istiyorlardı. Geronimo, tıpkı filmdeki King Kong gibi sergilere götürülüyor, ziyaretçiler bu garip yaratığı (!) görmek için salonlara akın ediyorlardı. Geronimo’nun onuru kırılmıştır, ancak yapabileceği bir şey yoktur.
Geronimo (sağ başta), savaşçılarıyla birlikte…
1905 yılında ikinci kez seçilen ABD Cumhurbaşkanı Theodore Roosevelt, yeni görevine başladığında başkentte geçit töreni düzenler. Geronimo da atıyla bu geçit töreninde yer alır. Theodore Roosevelt, bununla ulusuna, “Artık Beyazlar ve Kızılderililer arasında savaş olmayacak, savaş baltaları gömüldü,” mesajını vermek ister. Roosevelt, buna benzer çabalarından dolayı 1906 yılında Nobel Barış Ödülüne layık görüldü.
Geronimo, Cumhurbaşkanlığı geçit töreninde (1905)
Roosevelt, Geronimo’yu Beyaz Saray’da ağırlar. Geronimo, Florida’daki kamplarda tutulan Apaçi halkının ülkelerine dönmeleri için Başkan’dan istekte bulunur. Ancak Roosvelt buna cesaret edemez.
Geronimo, bir gün zatürreeye yakalanır. 17 Şubat 1909 tarihinde savaş esiri olarak tutulduğu kampta (Fort Sill /Oklahoma) vefat etti. Ölüm yatağındaki son sözleri şu oldu: “Keşke teslim olmasaydım! Keşke savaşarak ölseydim!” Rivayet edilir ki Arizona’dan gelen bir grup Apaçi savaşçısı, Geronimo’nun mezarını gizli bir şekilde açar, kemiklerini Arizona’daki Apaçi ülkesinde bilinmeyen bir yere defnederler.
Geronimo’nun mezarı (Oklahoma Eyaleti)
BİR KIZILDERİLİ ANEKDOTU
HANGİ KURT?
Yaşlı bir Kızılderili, torununu karşısına alır, nasihat eder:
“Biz insanların içinde iki kurt durmadan mücadele ederler. Birisinin adı kötülüktür: Kıskançlık, kızgınlık, aç gözlülük, kibirlilik, yalancılık ve bencillikle doludur. Diğerinin adı iyiliktir: Mutluluk, barış, sevgi, ümit, huzur, alçak gönüllülük, cömertlik, acıma, vefayla doludur.”
Torunu merak eder:
“Dede, hangisi kazanır?”
“Sen hangisini beslersen o kazanır.”