Değerli Okuyucular:
Azeriler ve Kürtler, iç içe geçmiş iki kardeş millettir. İki halk arasındaki karşılıklı etkileşim, tarih boyunca birçok alanda görülmüş ve her iki toplumun sosyal, kültürel ve tarihi dokusunu kökten şekillendirmiştir.
Azeriler ve Kürtler, tarih boyunca birçok kez aynı devlet yapısı içinde yer almış ve ortak tarihi olaylara tanık olmuşlardır. Bu durum, iki halk arasında derin tarihi bağlar oluşturmuş ve birbirlerine karşı karşılıklı bir anlayışın gelişmesine olanak tanımıştır. Ancak siyaset veya daha doğru bir betimlemeyle “siyasi hırs” zaman zaman bu iki kardeş halkı karşı karşıya getirebiliyor. İlginç bir şekilde son bir ayda İran ve Türkiye’de yapılan seçimlerde, Azeriler ve Kürtlerin birlikte yaşadıkları Urmiye ve Iğdır’da siyasi rekabet nedeniyle benzer gerginlikler yaşandı.
1 Mart 2024 tarihinde İran’da Uzmanlar Meclisi ve Parlamento seçimi yapıldı. Azeriler ile Kürtlerin birlikte yaşadığı Urmiye vilayeti genelinde 12 milletvekilliğinden 7’sini Kürtler 5’ni Azeriler kazandı. Seçim zaferi kutlamaları sırasında Azeriler ve Kürtler arasında yaşanan olaylar ciddi bir uyarı niteliğindeydi.
Bu kez, Türkiye’de 31 Mart 2024 yapılan yerel seçimlerin öncesinde ve hemen sonrasında yaşanan gerginlik de bir anlamda Urmiye’yi hatırlatır bir özelliğe sahipti.
Halbuki, Azerbaycan ve Kürdistan coğrafyası uzun yıllar boyunca ticaret, göç ve sosyal etkileşime sahne olmuş, her iki toplumun birbirlerinin kültürüne, diline ve geleneklerine aşina olmasını sağlamıştır.
AZERBAYCAN MİLLÎ HÜKÛMETİ VE MEHABAD KÜRT CUMHURİYETİ
Tarihin derinliklerine inmeye gerek yoktur. İkinci Dünya Savaşı sonu erince Güney Azerbaycan’da Tebriz başkent olmak üzere “Azerbaycan Millî Hükûmeti” kuruldu. Eş zamanlı olarak Mehabad şehri başkent olmak üzere Mehabad Kürt Cumhuriyeti ilan edildi.
1946’da kurulan Azerbaycan Millî Cumhuriyeti (yeşil) ve Mehabad Kürt Cumhuriyeti (sarı)
Her iki Cumhuriyet, 3 Mayıs 1946 tarihinde bir antlaşma imzaladı. Bugünlerde Azeriler ve Kürtleri karşı karşıya getirmek isteyenlere uyarı niteliğindeki bu antlaşmanın maddelerine olduğu gibi yer veriyorum:
- İki tarafın topraklarından her birine, tarafların her birinin temsilcileri gönderilecek.
- Kürtlerin çoğunlukta olduğu Azerbaycan topraklarında Kürt yönetimi temsilcileri, Azerilerin çoğunlukta olduğu Kürt topraklarında ise Azeriler arasında temsilciler bulunduracak.
- İki hükûmet, ekonomik sorunlarla uğraşacak olan bir Birleşik Ekonomi Komitesi oluşturacak.
- Gerekli olduğu zaman karşılıklı askerî yardım yapılacak.
- İran hükûmetiyle her türlü görüşmeler, iki hükûmetin onayı alındıktan sonra yürütülecek.
- Azerbaycan hükûmeti, kendi topraklarında yaşayan Kürtler için eğitim alanında girişimler örgütlemek amacıyla gerekli olan önlemleri almayı üstlendi. Kürt hükûmeti de kendi tarafından, İran Kürdistan topraklarında yaşayan Azerbaycanlılar için aynı girişimleri gerçekleştirme vaadinde bulunacak.
- İki halk arasında tarih içinde yerleşmiş olan dostluk ve iş birliği ilişkilerini bozma denemesinde bulunan ya da onların ulusal birliğine el uzatan, kim olursa olsun, iki halk tarafından cezalandırılacaktır.
Kürt ve Azeri Cumhurbaşkanları: Qazi Muhammed ve Seyit Cafer Pişevari
Ne yazık ki uluslararası ve bölgesel konjonktür her iki Cumhuriyetin aleyhineydi. Azerbaycan Milli Hükûmeti (Azərbaycan Milli Hökuməti), Kasım 1946’da; Mehabad Kürt Cumhuriyeti (Komara Kurdistanê ya Mehabadê) Aralık 1946’da yıkıldılar.
Antlaşma metninde de görüleceği gibi, Azeriler ve Kürtler zor zamanlarda birbirlerine destek olmuş ve birlikte mücadele etmişlerdir. Bu dayanışma, karşılıklı saygı ve anlayışı pekiştirmiştir.
MIHÊ KAZAK
Efsanevi lider Mihê Kazak
Yine çok uzaklara gitmeyeceğim: Mensubu olduğum Geloylu Aşiretinin önemli bir kısmı Azeri’dir. Bu ifade belki birçok okuyucuma anlamsız gelebilir, ancak bu elle tutulur bir gerçeklik olarak günlük hayatın içinde kendisine yer bulmuştur.
Geloylu Aşiretinin efsanevi lideri Mihê Kazak dedemin Şeyhali isimli oğlu Karakoyunlu ilçesinde bir Azeri kızla evlenir. Zürriyeti, Azeri dili ve kültürü içinde çoğalır ama Geloylu Aşiretine mensup olduklarını da asla unutmazlar. Türk milliyetçilerinin simge ismi Merhum Mikail Göleli işte böyle bir ailenin evladı olarak dünyaya geldi.
Keza, Tuzluca ilçesine bağlı Karakoyun köyünde soyadı “Çelikten” olan geniş bir Azeri Geloylu ailesi vardır. Bu örnekler hiç şüphesiz çoğaltılabilir. Geloylu toplumu huzurunda yaptığım konuşmalarda bu gerçekliğe dikkati çekerek “Geloylu Aşireti bir kartaldır. Bir kanadı Kürt bir kanadı Azeri’dir” şeklinde halkıma hitap ettiğimi de burada hatırlatmak isterim.
QONAQ KİM?
Azerice “Qonaq” kelimesi “misafir” anlamına gelir. Bu masum kelime siyasi literatüre adapte edildiğinde ürkütücü ve provakatif bir mesaj içerir. Bir halkı kastederek “Onlar qonaqtır,” denildiğinde bu ifade, ırkçı bir söyleme bürünür, o halkı toptan dışlama ve yok sayma anlamına gelir.
Basından izlediğim kadarıyla Iğdır Milletvekilimiz bir konuşmasında Kürtler için, “Onlar qonaqtır” dediğini okudum. Bu ifadenin siyasi tercümesi şöyledir: “Iğdır, bir Azeri (veya Azerbaycan) yurdudur. Kürtler bu topraklarda misafirdir.”
Iğdır nüfusunun %70’ni oluşturan Kürtler için bu ifadenin kullanılması elbette büyük bir talihsizliktir. Ayrıca bu ifade Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne de imalı bir gönderme yapar.
Ancak ben sayın Milletvekilimizin bu ifadeyi bu anlama gelecek şekilde kullandığına inanmak istemiyorum. İç içe girmiş, etle tırnak olmuş iki halkı karşı karşıya getirecek böylesine bir ifadenin bugünlerde ağızdan ağıza dolaşması da ayrıca ürkütücü ve rahatsız edicidir.
Iğdır, orada yaşayan bütün etnik grupların ortak vatanıdır. Sadece Azeriler, Terekemeler ve Kürtlerin değil aynı zamanda 1937’de Bulgaristan’dan gelip Iğdır’a yerleşen ve halk arasında “Göçmenler” olarak bilinen Bulgaristan Türklerinin ve 1993’ten itibaren Iğdır’a yerleşen Ahıska Türklerinin de ortak vatanıdır.
Iğdır bir barış ve huzur kenti olmak zorundadır. Iğdır’ı parçalamak, iç savaşa sürüklemek kolaydır; asıl zor olan, halklar arasındaki güveni pekiştirmek ve barış ruhunu yüceltmektir. Iğdır’ın gerçek evlatları bu özveriyi göstermek zorundadırlar. Bu tarihi sorumluluk hepimizin omzundadır.
Yazımı 3 Mayıs 1945’te Azerbaycan ve Kürt Cumhuriyetleri arasında imzalanmış antlaşmanın yedinci maddesiyle bitirmek istiyorum:
“İki halk arasında tarih içinde yerleşmiş olan dostluk ve iş birliği ilişkilerini bozma denemesinde bulunan ya da onların ulusal birliğine el uzatan, kim olursa olsun, iki halk tarafından cezalandırılacaktır.”