TOPLAM GÖRÜNTÜLENME: 13,267
Türkiye, çok dilli ve çok kültürlü yapısıyla dünyanın önde gelen mozaiklerinden biridir. Bu zengin çeşitliliğin korunması ve teşvik edilmesi, ülkemizin temel değerlerinden biri olmalıdır. Ancak birkaç gün önce, Diyarbakır’da Kürtçe (Kurmançça/Zazaca) hizmet vermek isteyen bir kahve işletmecisinin gözaltına alınması ve alınmak istenmesi, toplumsal huzurumuzu ve kültürel çeşitliliğimizi destekleme yönündeki ilerlemelerimize gölge düşürmüştür.
Bu olay, Türkiye’deki dil politikaları ve azınlık hakları konusunda ciddi endişeler uyandırmaktadır. Diyarbakır gibi şehirlerde Kürtçe gibi dillerde hizmet veren işletmelerin cezalandırılması, yüzyıllardır süregelen baskıların modern bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, İstanbul başta olmak üzere birçok büyük şehrimizde, İngilizce ve diğer yabancı dillerde hizmet veren kafeler ve restoranlar, dil öğrenimini teşvik etmek amacıyla desteklenmektedir. Örneğin İstanbul’da English Spoken Cafe bunlardan birisidir.
Bu çifte standardın, ülkemizin temsil ettiği değerlerle bağdaşmadığı açıktır. Her vatandaşımızın anadilini kullanarak ticari faaliyetlerde bulunma hakkı, temel insan hakları çerçevesinde korunmalı ve teşvik edilmelidir. Kurmançça ve Zazaca gibi diller, toplumumuzun köklü parçalarıdır ve bu dillerde hizmet veren işletmeler, kültürel zenginliğimizin bir göstergesi olarak desteklenmelidir.
Bu bağlamda, aşağıdaki talepleri dikkatinize saygıyla arz ederim:
- Kürtçe hizmet veren işletmelere yönelik hukuki ve idari baskıların sonlandırılması,
- Çok dilli hizmet veren işletmelerin teşvik edilmesi için politikaların gözden geçirilmesi,
- Dil öğrenimini ve kültürel çeşitliliği destekleyen faaliyetlerin her dil için eşit şartlarda sunulması.
- Ülkemizin birlik ve bütünlüğü, farklılıklarımızın kabulü ve desteklenmesiyle pekişecektir. Her bir vatandaşımızın kültürel ve dilsel haklarının güvence altına alınması, demokratik ve kapsayıcı bir Türkiye’nin inşası için elzemdir.
Saygılarımla,
Mücahit Özden Hun