Son Yazılarımız

IĞDIR VALİMİZ SAYIN HÜSEYİN ENGİN SARIİBRAHİM’E AÇIK MEKTUP

Sayın Valimiz,

Sorunlar dünyanın her yerinde, her ülkesinde yani sonuç olarak her şehrinde her zaman var olmuşlardır ve var olmaya devam edeceklerdir. Önemli olan kamuoyunun, kendi şehrinin sorunları konusunda bilinçlenmesi, devletin kurumlarıyla el ele vererek, kendi önceliklerini belirlemesi ve bu çerçevede çözüm iradesini ortaya koymasıdır. Maalesef, Iğdır’ımız, sorunlar anlamında kendi önceliklerini belirlemekte yetersiz kaldığı gibi, sorunlarını ertelemek gibi bir alışkanlığı da devam ettirmektedir.

Kendi naçizane tecrübelerimden hareket ederek, Iğdır’ımızda yıllardır kök salmış, belli bir kural oluşturulmadığı için de her geçen yıl daha da karmaşık bir durum kazanan, ölümlere, cinayetler, aile facialarına yol açan bir sorunu yüksek makamınıza ve bilgilerinize saygılarımla arz etmek isterim.

IĞDIR’DA KÜRT-AZERİ YERLEŞİM GERÇEĞİ: ARSA, ARAZİ, TARLA, MERA, YAYLA, ÇAYIR SORUNLARI..

Azeri ahali, öteden beri tarımla uğraşmaktadır. Bu yüzden, miras anlaşmazlıklarını bir kenara bırakırsak, Azeri ahali arasında tarla, arsa vb gibi sorunlardan dolayı çok az sayıda husumet oluşmakta, mahkemelerin aldığı kararlara tarafların saygı duyması ve uygulamaya koyması da artık bir gelenek haline geldiğinden sorunlar kısa sürede çözüme kavuşmaktadırlar. Ayrıca, Azeri Muhtarlarımız, “tüzel kişilik” anlamında üzerlerine düşen görevleri hassasiyetle yerine getirmekte, otorite tesis ederek köydeki düzeni başarıyla sağlamaktadırlar.

Maalesef aynı durum Kürt ahali için geçerli değildir. Kürtler, geleneksel olarak hayvancılıkla uğraşmakta, bu yüzden yarı-göçer bir yaşam tarzını benimsemişlerdir.

Kürt ahali içerisinde  aşiret yapılanması sosyal bir gerçeklik olarak varlığını devam ettirmektedir.  Aşiretlerin ancak çok azı tarımla uğraşmakta ve artık yerleşik bir yaşamı kendileri için bir yaşam tarzı olarak kabullenmiş durumdadırlar. Bu aşiretler, tıpkı Azeri ahali gibi, tarla sınırları belli, komşularıyla sorunsuz bir şekilde yaşayan bir yaşam biçimini içselleştirmişlerdir.

YARI GÖÇER KÜRTLER

Iğdır’daki Kürt ahalinin büyük bir kısmı hayvancılıkla uğraşmaktadır. Bu da mera, çayır, yayla, hazine arazisi gibi otlak alanların önemini artırmakta; sınırlar tam belirlenmediği için, meralara, çayırlara, hazine topraklarına, zilliyetli arazilere el koymalar, “güçlü olanın” sınırları belirlediği bir anlayış her yıl yeniden ön plana çıkmakta, sonuç olarak ölümler ve husumetlerin sayısı artmakta, yıllarca devam eden aşiret içi veya aşiretler arası sorunlar yaşanmaktadır.

Yarı-göçer Kürtlerin ikamet ettiği köylerde, “şiddet ve tehdit” unsuru ön plana çıktığı için, muhtarların otoritesi veya tüzel kişiliği önemini kaybetmekte, ortaya çıkan husumetlere engel olamadıkları gibi, çoğu kez ya taraf olmak zorunda kalmakta ya tarafsız ve sessiz kalmakta ya da taraf tutmaya zorlanmaktadırlar.

ÖNERİLERİM

  1. İl Tarım Komisyonu veya uygun göreceğiniz karma bir komisyonun oluşturulması, hayvancılıkla uğraşan köylerde ve yaylaklarda nerenin mera, nerenin hazine arazisi, nerenin tapulu olduğu konularının yerinde incelenmesi, çayır, tarla, mera, hazine arazisi paylaşımının sınırları çizilerek ve kullanıcıların isimleri belirlenerek, hazırlanacak bir kroki ve raporun Muhtara ve Muhtar Heyetine imzalatılması, aykırı bir durum yaşandığı zaman, devlet müdahalesinin acilen devreye girmesinin sağlanmasıdır. Muhtarlarımız, “şiddet ve tehdit” nedeniyle otoritesini tek başına uygulamakta yetersiz kalmakta, bu da “güçlü” olanın haksız uygulamalarına fırsat tanımaktadır.
  2. Hazine arazilerinin kanuna uygunsuz şekilde zapt edilmesi veya hukuki manevralarla birilerinin hazine arazisinden menfaat sağlaması, köyün geri kalanı üzerinde olumsuz bir etki bırakmakta, husumetler artmaktadır.
  3. Bildiğiniz gibi meralar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz. Ancak birçok yerde, meralara el konmakta, “Burası benim yerim, sadece benim hayvanım otlayacak, çayırını da ben biçeceğim” şeklinde bir anlayış ortaya çıkmakta, bu yaklaşım köylüler arasında “yer kapma” rekabetine neden olmakta, çok geçmeden husumet ve çatışmalar kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Kurulacak komisyon, meraların paylaşımına son vermeli, tüm köyün hizmetine açık olacak şekilde bir rapor hazırlayarak muhtar ve muhtarlık heyetine imzalatmalı, yetkilerini kullanamayan muhtarlara yaptırım uygulanmalıdır.
  4. Köyler arası sınır ile yaylalarda aşiretler arası sınır, net bir şekilde belirlenmeli, kayda geçirilmelidir.
  5. “Mahkemeye başvurup sorunlarını halletsinler,” diye çözüm önerisi yapmamız mümkün görünmüyor çünkü tecrübeyle binlerce kez yaşanmıştır ki mahkeme sürecinde daha fazla ölümler olmakta, üstelik mahkemenin aldığı kararların uygulama şansı da kolay olmadığı gibi husumeti daha da derinleştirmektedir. En iyi çözüm, ehil bir komisyonun eşliğinde, bizzat köy yerinde, tarafların katılımıyla varılacak mutakabatın kayda alınması, hüküm değerinde bir yazı olarak taraflara imzalatılmasıdır.

Sayın Valim; göstermiş olduğunuz ilgi ve alaka için şimdiden teşekkür eder, önemli gördüğüm bu konuda gerekenin yapılmasını yüksek bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla